Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Can Azer, hükümetin devlet çalışanları ve emeklilerin maaşlarından kesinti yapmak için hazırladığı Yasa Gücünde Kararnamenin Anayasaya uygunluk bakımından sıkıntılar taşıdığını vurguladı.
Hükümetin maaşlardan kesinti yapma kararını Haber Kıbrıs’a değerlendiren Can Azer, Yasa Gücünde Kararnamenin içeriğinin yani düzenlediği konunun Anayasanın hükümlerine aykırılık taşıyıp taşımadığı hususunun tartışılmasından önce, söz konusu kararnamenin taşıması gereken unsurları taşıyıp taşımadığının irdelenmesi gerektiğini kaydetti.
Can Azer, “Maaş Kesintileri ile ilgili Kısa Bir Hukuki Değerlendirme” başlıklı yazısında şu görüşlere yer verdi:
“Son iki gündür tartışılan maaş kesintileri Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılan bir Yasa Gücünde Kararname ile yapılmaya çalışılmaktadır. Konunun siyasi ya da sosyal tarafları önemli olmakla birlikte, hukuk devleti olduğu iddiasını taşıyan bir devlette bu düzenlemenin hukuki açıdan tartışılması da elzemdir. Yasa Gücünde Kararnamenin (YGK) içeriğinin yani düzenlediği konunun anayasanın hükümlerine aykırılık taşıyıp taşımadığı hususunun tartışılmasından önce yapılması gereken ve yapılacak olan, söz konusu YGK’nin taşıması gereken unsurları taşıyıp taşımadığının irdelenmesidir. YGK’ler; olağan dönemlerde, ekonomik bir konuda ivedilik bulunması halinde, yeni mali yükümlülük getirmemek ve kişisel ve siyasal hak ve özgürlüklerde kısıtlama yapmamak şartıyla Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan ve yasayla eşit hukuki güce sahip olan kararnamelerdir (Anayasa madde 112). Dolayısıyla, YGK’ne için en temel iki şart ‘ivedilik’ ve ‘ekonomik konu’ kriterlerinin bir arada bulunması ve buna uyulmasıdır. Başka bir ifadeyle bir konunun ekonomik olması o konunun YGK ile düzenlenebileceği anlamına gelmemektedir. Aynı zamanda ekonomik olan o konunun ivedi de olması gerekmektedir. Anayasa koyucu, ekonomik konularda ivedilik bulunması halinde YGK çıkarılabileceğini belirtmiş, ancak hangi konuların ekonomik konu kapsamında değerlendirileceğini belirtmemiştir. Dünyada yaşanan ekonomik daralma, pandeminin yarattığı ekonomik bunalım ve Ukrayna –Rusya savaşının emtialar ve ekonomiler üzerinde yarattığı sıkıntılarla birlikte maaş ödeme ve kesintileri, YGK’nin gerekçesinde ekonomik nedenler olarak ileri sürülmüştür. Burada konuyla ilgili Anayasa mahkemesince verilen bir karara değinmenin de faydalı olacağı kanaatindeyiz Anayasa Mahkemesine göre; ‘…….hemen her konuyu bir şekilde çekiştirerek, geniş ve esnek yorumlayarak ekonomi ile ilişkilendirmek, konuya ekonomik boyut kazandırmak mümkündür ancak Anayasa’nın 112(1) maddesi altında çıkarılacak yasa gücünde kararnamenin konusunun doğrudan ve sıkı sıkıya ekonomi ile bağlantılı olması gerektiği, ekonomi ile dolaylı ve uzak olan ilişkilerin yeterli olmadığı kanısındayız’. Bu çerçevede bakıldığında YGK’de ileri sürülen gerekçelerin doğrudan doğruya ekonomik temelli olmadığını iddia etmek ilk bakışta çok da mümkün görünmemektedir.
O halde ikinci şart olan ‘ivedilik’ konusuna bakmak gerekmektedir. Çabuk, hemen yapılma gerekliliği olarak tanımlanan ivedilik kavramı, olağan dönem YGK’lerin taşıması gereken unsurlardan bir diğeridir. Bu durumda Bakanlar Kurulu ekonomik bir konuda hemen düzenleme yapılması gereken hallerde YGK çıkarma yetkisine sahiptir. Yani YGK çıkarılabilmesi acil bir durumun bulunmasına bağlıdır. Maaş Kesintilerinin düzenlendiği YGK’nin gerekçesine bakıldığında kararnamenin hiçbir yerinde ‘ivedi’ kelimesi geçmemiştir. O halde ilk bakışta kararnamede ivediliğe ilişkin herhangi bir ifadenin yer almaması bile konunun ivedi olmadığı şeklinde yorumlanmasına ve Anayasanın 112. maddesinde aranan ivedilik şartına uyulmadığının ileri sürülmesine engel değildir. Nitekim yine Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu bir kararında ‘konunun ivedi olduğuna dair herhangi bir iddia ileri sürülmediği hususu üzerinde durmuş ve herhangi bir ivedilik bulunmadığı gerekçesiyle’ bir YGK’nin iptaline karar vermiştir. Aynı zamanda maaş kesintisi neticesinde kesilen miktarların nerede ve nasıl kullanılacağına dair herhangi bir düzenlemeye de yer verilmemiş olması, yine konunun ivedi olmadığı şeklinde yorumlanmasına imkan vermektedir.
Ayrıca, kararnamenin gerekçesinde belirtilen pandemi, dünyadaki olumsuz ekonomik gelişmeler, Rusya -Ukrayna savaşı aniden ortaya çıkmış hususlar değildirler. Bunların en yenisi olan savaş dahi 5 aylık bir geçmişe sahiptir. Ekonominin daralması ve enflasyon oranlarının artıyor olması hali hazırda son iki yılda yaşanan ve hükümet üyelerinin dahi sürekli dile getirdiği hususlardır. Dolayısıyla tüm bunlar birden bire ortaya çıkmış ve ‘hemen’, ‘çabucak’ yani ivedi bir şekilde karar almayı gerektiren unsurlar olarak ileri sürülmesi mümkün değildir. Başka bir ifadeyle; bu kararnamede son iki yıldan beridir devam eden bir ekonomik krizin varlığı ileri sürülmektedirler. Bu durumda kanaatimce, iki yıldan beridir devam eden ekonomik krizin etkilerini azaltmak nedeniyle Temmuz ayı sonunda YGK çıkarılması, ortada gerçekten ne kadar ivedi bir durumun bulunup bulunmadığı sorusunu akla getirmektedir. Pek tabidir ki, Bakanlar Kurulu iki buçuk yıldan beridir devam eden ekonomik krizin boyutunun olumsuz yönde değişmesi, mevcut yasalarla devam etmekte olan ekonomik krize çözüm bulunamaması, bu değişim neticesinde acil olarak önlem alınması ihtiyacı doğması karşısında YGK çıkarabilecektir. Ancak iki buçuk yıldan beri var olan ekonomik krizin aynı oranda devam etmesi veya var olan duruma ilişkin düzenlemelerin yasa ile yapılmasının beklenilemeyeceği derecede acil olmaması halinde YGK yerine yasa çıkarılması gerektiğini düşünmekteyim. Netice itibarıyla bu kararnamenin yukarıda belirtilen gerekçelerle ivedilik unsurundan hareketle anayasaya uygunluk bakımından sıkıntı taşıdığını ifade etmek gerekmektedir.”