TDP Merkez Yürütme Kurulu üyesi Redif Ekinci, Kuzey Kıbrıs’ta dijital ekosistemin potansiyeline dikkat çekti, e-devlet, siyasal iletişim ve genç kuşakların siyasete bakışını değerlendirdi; mevcut yönetim anlayışının değişmesi gerektiğini vurguladı.
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Merkez Yürütme Kurulu üyesi, Basın ve Dijital İletişim Sekreteri Redif Ekinci, Kuzey Kıbrıs’ta dijital ekosistem, siyasal iletişim ve ülkenin yönetim anlayışı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Yaklaşık 10 yılı aşkın süredir Kuzey Kıbrıs’ta dijital ekosistemin gelişmesi için çalıştığını belirten Ekinci, dijital pazarlama ve iletişim alanında birçok firmaya hizmet verdiklerini anlatarak, “Bu ülkede dijital anlamda ciddi bir potansiyel ve fırsat var. Biz de elimizden geldiğince bu alana katkı koymaya devam ediyoruz” diye konuştu.
“GÜNÜMÜZ DİJİTALDE GEÇİYOR, KARARLARIMIZ ALGIMIZA GÖRE ŞEKİLLENİYOR”
Mobil internetin yaygınlaşması ve sosyal medya platformlarının hayatın merkezine yerleşmesiyle, bireylerin günde yüzlerce içerikle karşılaştığını vurgulayan Ekinci, dijital okuryazarlığın önemine dikkat çekti:
“İnternetten her türlü bilgiye ulaşılabilir ama doğru bilgiye doğru zamanda ulaşmak bir okuryazarlık gerektiriyor. Kararlarımızın dijitalde maruz kaldığımız algıya göre şekillenmesi çok doğal.”
Kuzey Kıbrıs’ın insan kaynağı açısından güçlü olduğuna işaret eden Ekinci, yazılım, tasarım ve iletişim alanlarında çok yetenekli gençler olduğunu ancak bu potansiyelin ülkede yeterince değerlendirilemediğini kaydetti.
“DİJİTALDE AMBARGO YOK, SORUN VİZYON EKSİKLİĞİNDE”
Dijital dünyanın siyasi tanınmışlık sınırlarını aştığına işaret eden Ekinci, Kıbrıslı Türklerin dünyanın farklı yerlerinde büyük projelerde yer aldığını ancak ülkenin dijital tanınırlığı konusunda ciddi eksiklikler olduğunu söyledi:
“Dijitalde ambargolar yok. Kıbrıslı Türkler Dubai’nin e-devlet altyapısına destek veriyor, büyük yazılım şirketlerinde çalışıyor. ‘Biz yapamayız’ denilen her şeyi yapabilecek insan kaynağına sahibiz. Sorun halkta değil, sorun yönetenlerde”
Google’da ülke seçerken KKTC’nin yer almamasına ve ülke kodu sorununa da değinen Ekinci, Kosova modeline benzer bir ülke kodu sürecinin BM tanınmasına gerek olmadan da yürütülebileceğini belirterek, “Bu konuda yıllardır adım atılmadı. Mesele vizyon ve niyet meselesidir” dedi.
“MESELE TEKNOLOJİ DEĞİL, ONUNLA KURDUĞUMUZ İLİŞKİDİR”
Ekinci, dijitalleşmenin yalnızca teknik bir başlık olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Mesele teknoloji değil, teknolojiyle kurduğumuz ilişkidir” ifadesini kullandı:
“Dijitali bir koltuk değneği gibi kullanırsak zarar görürüz, bir biyonik eklem gibi içselleştirirsek çok faydalı olur. Maalesef bizde teknolojiyle ilişki tamamen organik gelişiyor; insanlar kendi kendini yetiştirmek zorunda kalıyor.”
Dünya genelinde dijital okuryazarlığın ilkokuldan itibaren öğretildiğini hatırlatan Ekinci, KKTC’de teknoloji ve dijital eğitimlerin üniversiteye kadar son derece yüzeysel kaldığını, bunun da uzun vadede ciddi bir açık yarattığını ifade etti.
Türkiye’de yanlış bilginin çok hızlı yayılabildiğini, Kuzey Kıbrıs’ta ise bunun görece daha sınırlı olduğunu söyleyen Ekinci, yine de bağımsız teyit mekanizmalarına ihtiyaç olduğunu vurguladı:
“İnsanlar burada hem bilgiyi aktaranı hem de olayın kendisini bildiği için her bilgiyi hemen kabullenmiyor ama bu yeterli değil. Bağımsız teyit mekanizmaları şart. Bu konu TDP Dijital Dönüşüm Manifestosu’nun içinde yer alıyor.”
Yapay zekânın gelişmesiyle birlikte etik kaygıların arttığını, denetleyici düzenlemelerin önem kazandığını da ekledi.
Ekinci, yeni medya ile birlikte siyasal iletişimin çift yönlü hale geldiğini, doğru kullanıldığında bunun büyük bir avantaj olduğunu belirtirken, fake hesaplar, bot ağları ve troll yapılanmaların yakın coğrafyada uzun süredir siyasal süreçleri etkilediğini hatırlattı. Cambridge Analytica örneğini anımsatarak, GDPR gibi düzenlemelerin bu tehditlere karşı ortaya çıktığını söyledi.
“GENÇ KUŞAKLAR APOLİTİK DEĞİL, YAPIYI REDDEDİYORLAR”
Genç kuşakların, eski nesillerin sorgusuz kabul ettiği pek çok durumu sorguladığını ifade eden Ekinci, “Bu gençler apolitik değil; sadece rant üzerinden örgütlenen siyaset modelini reddediyorlar” dedi.
Kayıt olurken ülkelerini seçemeyen, dijital ortamda kendini temsil edemeyen gençlerin bunun anlamsızlığını çok net gördüklerini ve gelecekte ülkenin siyasi yönelimini değiştirecek güce sahip olduklarını söyledi.
E-devlet ve şeffaflık: Bu ülkede yıllar önce bitmiş olması gerekiyordu
E-devlet altyapısının küçük bir ülkede çok daha hızlı hayata geçirilmesi gerektiğini hatırlatan Ekinci, “Türkiye’nin altyapısını bile kullanamadık; bu tamamen vizyonsuzluk” dedi.
İhalelerin dijitalleştirilmesinin teknik olarak zor olmadığını, ancak şeffaflıktan korkan bir yönetim anlayışının bu adımları geciktirdiğini vurguladı:
“Bazı şeylerin şeffaf, dijital ve takip edilebilir olmasını istemeyen bir anlayış var. Rant düzeni şeffaflığı sevmez.”
Ekinci, ülkenin en önemli kurumları olan üniversitelerin bile sahte diplomalarla itibarsızlaştırıldığına dikkat çekerek, “Tek motivasyon rant olduğunda kurumlar çürür”ifadesini kullandı.
İlk yapılması gerekenin mevcut yönetim anlayışının değişmesi olduğunu söyleyen Ekinci, doğru insan kaynağı ile kurumların yeniden ayağa kaldırılabileceğini vurguladı.
“TDP MECLİSE GÜÇLÜ DÖNECEKi CTP-TDP KOALİSYONU BU ÜLKENİN YAŞAYACAĞI BİR SENARYODUR”
TDP’nin Meclis dışında kaldığı dönemi “boş geçirmediğini” belirten Ekinci, birçok alanda politika üretildiğini, kamuoyu yoklamalarının da TDP’nin yükselişte olduğunu gösterdiğini kaydetti:
“Bir sonraki seçimde TDP’nin Meclis’te çok güçlü şekilde yer alacağını görüyoruz. Meclis dışında kaldığımız dönemi çok verimli kullandık. Ben kendi adıma söyleyeyim: Bir CTP–TDP koalisyonunun bu ülkenin yaşayacağı bir senaryo olduğunu düşünüyorum.”
Zeki Çeler’in geçmiş bakanlık performansının toplumda olumlu bir hafıza bıraktığını söyleyen Ekinci, “Yeni dönemde de toplum yararına çalışmalar yapılacağına inanıyoruz. Seçime hazırız” dedi.
TDP’nin sosyal demokrat bir parti olduğunu hatırlatan Ekinci, sermaye karşıtlığı üzerinden değil, adalet ve ortak fayda üzerinden siyaset ürettiklerinin altını çizdi:
“Biz sermaye düşmanı değiliz. Yatırımcıyla birlikte bu ülkeyi geliştirmek istiyoruz. Mevcut iktidar yatırımcıya sahip çıkıyormuş gibi görünse de gerçekte yalnız bıraktı. Biz iktidara geldiğimizde sermaye ile, turizmcilerle, inşaat sektörüyle birlikte ortak akılla çalışacağız.”
