Birleşmiş Milletler Barışı Destekleme Gücü (UNFICYP), adanın barış ve istikrarını koruma çabalarının altmışıncı yılını kutladı. BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve Kıbrıs’taki BMBG Şefi Colin Stewart, madalya töreninde yaptığı konuşmada, görevin taahhüdünü ve üyeleri tarafından yapılan fedakârlıkları değerlendirdi.
Stewart, çeşitli paydaşların yıllar içindeki barış çabalarındaki kritik rollerini kabul ederek, diplomatları, büyükelçileri ve gazileri selamladı. Güvenlik Konseyi’nin 1964 yılında Kıbrıs’taki tırmanan etnik çatışmalara yanıt olarak başlattığı UNFICYP’nin, başlangıçta çeşitli uluslardan gelen 6,300 barış gücünden oluştuğunu belirtti.Geçen 60 yıl boyunca 43 ülkeden 150,000’den fazla barış gücü Kıbrıs’ta hizmet verirken, 187 kişi görevleri sırasında hayatını kaybetti. Stewart, bu bireylere saygı göstererek, “Bugün onların anısını onurlandırıyor ve kendi ülkeleri olmayan uzak bir ülkede barış getirme konusundaki inanılmaz özverilerine saygı gösteriyoruz.” dedi. Bu ifade, küresel barış gücüne olan taahhüdü ve BM personeli tarafından yapılan kişisel fedakârlıkları vurguluyor.Stewart, UNFICYP’nin kuruluşundan bu yana doğasının önemli ölçüde evrim geçirdiğini vurgulayarak, şu anda 920 askeri ve polis personeli ile desteklenen 160 sivilin bulunduğu bir güç haline geldiğini belirtti.Misyonun cinsiyet dahil etme konusundaki artan odaklanmasını, BM barış gücü operasyonlarında cinsiyet çeşitliliğinin öncü bir örneği haline gelmesini de vurguladı.Stewart ayrıca, çatışmanın tekrarlanmasını önleme, Kıbrıslıların günlük yaşamlarını etkileyen sorunların çözümüne katkıda bulunma ve toplumlar arasında güven artırıcı önlemlerin kolaylaştırılmasında misyonun başarılarını da belirtti.27,000 mayının temizlenmesi ve sivil toplum girişimlerine destek, misyonun tarihindeki dönüm noktaları olarak kaydedildi.Bu çabaların yanı sıra, tampon bölgede gerilimlerin devam ettiği ve askeri ihlallerin arttığı zorluklar da bulunmaktadır. Stewart, Kıbrıs sorununun hala çözülmediğine dikkat çekerek, “Ancak barış gücü çatışmaları çözmez – nihai çözüm mutlaka politik olmalıdır.” dedi.